Osmanlı İmparatorluğunun çöküş dönemindeki yenileştirme çalışmaları, idare sistemini de etkilemiş ve bunun sonucundan bir Mahalli İdare Birimi olan İl Özel İdareleri , Osmanlı İdare sistemine Fransa modeli olarak girmiştir. İlk defa 22 Eylül 1858 tarihli ‘‘Vali , Mutasarrıf ve Kaymakamlıkların vazifelerini şamil Talimat ” name ile Ülke ;eyalet , kaza ve kariye’lere ayrılmış ,eyaletin idareleri Valilere , kaza (liva,sancak)ların idaresi Kaymakamlara verilmiştir.Müstakil sancaklar yani eyalete bağlı olmayan sancaklar ise ,birer Mutasarrıf idaresine terkedilmiştir. Eyaletlerdeki sıkı merkeziyet ,hem merkezden işlerini artırıyor ve hem de mahalli işleri aksatıyordu.Bunları önlemek amacıyla yeni düzenlemeler getirilmek istenmiştir.
Bugünkü İl Özel İdarelerimizin temeli , 1864 tarihli ‘‘ Teşkili Vilayet Nizamnamesi ” ne göre illerin kuruluşu ile ortaya çıkmıştır. 19. Yüzyıl sonlarında çeşitli karışıklıklara sahne olan Nis, Silistre ve Vidin eyaletleri birleştirilerek , (Tuna Vilayeti) adıyla yeni bir düzenlemeye kavuşturulmuştur.Böylece Osmanlı İmparatorluğunun taşra idaresinde ‘‘ Eyalet sisteminden ‘‘İl”sistemine geçişin ilk adımı atılmıştır. İl Özel İdaresine , idare tarihimizde ilk kez 1864 yılında Tuna Vilayeti için çıkarılan Vilayet Nizamnamesinde yer verilmiştir.Bu tüzük (Nizamname), sonradan bütün İl’ler için geliştirilmiştir. Dört yıllık bir uygulamadan sonra bu tüzük 1870 tarihli ‘‘ İdare-i Umumiyeyi Vilayet Nizamnamesi ” ile yürürlükten kalkmıştır.Bu yeni tüzükte İl Özel İdarelerine ilişkin düzenlemeler korunuyor.,bunun yanında meclisin görevleri ;hastane , ıslah hane yapımı ve onarımı ,kamu yararına sözleşme giderlerini görüşmek ve eğitimi yaygınlaştırmak gibi eklerle genişletiliyor.meclisin toplamı zamanı ve görüşme ,karar nisapları da tüzükte belirtilmiştir.
Ayrıca bilgilerine başvurmak üzere daire müdürlerinin mecliste bulunmaları da öngörülmektedir. Her iki tüzüğe göre de Özel İdarelerin tüzel kişiliği , kendi mali kaynakları ve bütçesi söz konusu değildir.Bu nedenle tüzükler çerçevesinde İl Özel İdaresi , henüz tam bir Mahalli İdare kuruluşu niteliği kazanabilmiş değildir. Daha gelişmiş bir Mahalli İdare anlayışı ,ilk kez 1876 Anayasasında görülmektedir.Bu Anayasada genel Meclisin yılda bir kez il merkezinde toplanacağı , üye seçimlerinin ve Genel meclisin görevlerinin özel bir kanunla tespit edileceği belirtilmiştir.Ancak hazırlanması gereken kanun ,( Teşkili Vilayet Kanunu) adıyla ele alınmışsa da II. Abdülhamit’in Millet Meclisini dağıtmasıyla bu kanunda çıkartılmamıştır. 1908 Yılında İkinci Meşrutiyetin İlanıyla 1876 Anayasası yeniden yürürlüğe konulmuştur.Bu dönemde İl’lerde genel meclis toplantıları yapılmış ve Vilayet Kanunu da yeniden ele alınmıştır.Tasarı iki bölümden oluşuyor.Birinci bölüm İl’in genel idaresini ,ikinci bölüm ise İl Özel İdaresini kapsamaktadır. Ancak hükümetçe hazırlanan tasarı encümence değişikliğe uğratılmış , uzun tartışma ve görüşmeler yol açmıştır.Bu görüşmeler 1912 yılına kadar aralıklı olarak devam ettikten sonra ‘‘ İdare Hususiyeti Vilayet”şeklinde ikiye ayrılarak meclise tekrar sevk edilmiştir.mecliste tasarı görüşülürken Balkan Savaşı çıktığı için meclis tatil edilmiştir.Hükümet bu tasarıda bazı değişiklik yaparak ‘‘İdare-i Umumiye-i Vilayet Kanunu Muvakatı ” adıyla 13 Mart 1913 tarihinde yürürlüğe koymuştur. Bu geçici Kanun iki bölümdür birinci bölüm 1-74 maddeler arası İllerin Genel İdaresini düzenlemektedir.